6 Kasım 2014 Perşembe

MUTLU SONLAR

Yüreğimde Taşıdığım Şehirleri , Yüreğimde seyrettiğim filmlerle eşleştiriyorum , o şehri dolaşırken ...  "Şehri , Ara Satırlarında Yaşamayı severlerdenseniz" yada "Şehrin Entellektüel kimliğini Sorgulamayı severlerdenseniz" , şehri dolaşırken , hangi film afişlerinin olduğu da önem kazanıyor gezi notlarınızı yazarken ...
Sadece Film Afişleri değil , Tiyatro , Bale , Konser , Sergi kısaca Sanata dair olan tüm Afişler not kağıtlarınıza düşüyor ister istemez bir süre sonra ...
Gittiğim şehirde , Vizyonda "Hangi Filmler" var illa bunu not ediyorum ...
Hele , "Yüreğimde seyrettiğim bir film" ise bütün Afişlerde başrol oynayan ,  rengarenk oluverir anılarım O şehirde ... Viyana'da , elimde sıcak şarap ve Noel Çöreği ile dolaşırken , Afişler de boy gösteren film , benimle şehir arasında başka bir bağ oluşturu veriyor noel büyüsünü de yanına alarak  ...
Aynı , 2001 yılında , Paris'te yüreğimden vurulduğum gibi ...Vizyonda "Tavuklar Firarda" vardı ve ben Paris'e gitmeden birkaç hafta önce bu filmi seyretmiştim ... Seyretmekle kalmamış ve film arşivimize de hemen eklemiştim ... Paris'in bütün renkleri içinde en tanıdık ve yüreğimi ısıtan "Tavuklar Firarda" oldu ...
2011 yazında , Chesky Krumlov'a Ortaçağ Festivaline giderken , her yerde reklamı ve afişi olan ise
V Perine adında bir Çek filmiydi ... Otobüsle yaptığımız yolculukta , yol boyu kapalı devre TV sistemi ile ( Prag - Chesky Krumlov arası yaklaşık 3 saat ) reklamını seyrettirdikleri için , filmi bir şekilde İstanbul'a dönünce bulucak ve seyredecektim ...Tek sorun filmin Çekce olmasıydı... Tabii hemen uyarayım bu bir çocuk Müzikal Filmi ...
İşte , her şehrin ayrı bir kimliği ve hikayesi olduğu gibi , ayrı bir entellektüel dokusu da var elbette ...
Kimi şehirler sinemanın etkisinde , kimisi balenin ...
Bazısında tiyatro öne çıkarken , bazısında sanat bambaşka bir şekle bürünüyor ve müziğin etkisi hissediliyor şehrin ana caddelerinde ...
Moskova'yı dolaşırken balerin oluveriyorsunuz ve Kuğu Gölü çınlıyor kulaklarınızda ... San Petersburg'ta hava Dr. Jivago'ya dönüşüveriyor ...
  



Prag'da tiyatral , koskocaman bir sahnede yaşıyorsunuz günlerinizi ... Bir sürü Kukla eşlik ediyor şehir turunuza ...

New York'ta o kadar çok Fragman var ki oynadığınız ... Ama , sanırım ben " Mesajınız Var da " karar kılıyorum ...  Bir de , Broadway'de , The Cats ile havaya Müzikal kokusu yayılıveriyor ...
   you ve got mail                    

Paris , Moulin Rouge'da ya da Sefiller'de şekilleniyor ...  


                             Victor HUGO 

Venedik , " Venedik Taciri " için kurulmuş bir film seti , yeni gençlik Angelina Jolie// Johnny Deep ikilisi için  " The Tourist " 'e oy versede ... 
Roma , Fellini'nin Anayurdu ...


Almanya'nın hangi kentine gitseniz " NAZİ " filmi oynanıyor ara sokaklarında   ,                


Tokyo , Kabuki tiyatrosunun kahramanları ile dolu ...



Kyoto kayıtsız şartsız " Bir Geyşa'nın Anıları" ' nı yazıyor , 


Hindistan'da , Bollywood sahneleri ve Slumdog Millionere ,

    

Viyana , Mozart , Klasik Müziğe dönüşüveriyor duygularınız ve şehrin renkleri ,

Salzburg , tepeden tırnağa Neşeli Günler  ,


İspanya , Carlos Saura'nın , Carmen'i , yani , Kırmızı yada diğer bir deyişle "dans , kan ve gül"dür  ...


Ancak , 2012 yılının 05/09 Nisan tarihlerinde Barcelona'da vizyonda "LORAK" ve "TITANIC"-3D vardı ... Bu Filmler yüreğimde Barselona ile bağdaşmadı ... Benim , Kırmızı , Dans , Kan , Gül fantazilerimle uyuşmadı rasyonel filmler ... Bu da başka türlü bir deneyim oldu benim için ...
Aynı İstanbul'a henüz hangi sanatı yapıştıracağımı bilemediğim gibi ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder