MUTLU SONLAR



Güney Kore sinamasından 2009 yapımı bir Film "The Naked Kitchen". 
Hoş ve eğlenceli. 3 kişilik bir Aşk Hikayesi.
Jo Ji Hoon için seyretmek istedim filmi gerçekte ama, iyi ki seyrettim. Daha çok Güney Kore filmi seyretme isteği uyandırdı The Naked Kitchen. 
Farklı kültürler, farklı yaşam biçimleri, farklı alışkanlıklar dolayısıyla, insanoğlunun hiç bitmeyecek merakı içine çekiyor seyredeni... 

Yönetmen: Christian PETZOLD
Oyuncular: Nina HOSS
Ronald ZEHRFELD
Kirsten BLOCK
Yapım Yılı: 2014

PHOENIX yada YÜZÜNDEKİ SIR
Nazi Kampından kurtulan Şarkıcı Nelly'nin yüzü yapılan işkenceler yüzünden tanınmayacak durumdadır. Olduğu estetik ameliyat sonrasında artık bir yandan kimlik sorunu ile boğuşmaktadır, bir yandan kendisini ölmüş zanneden kocasını aramaktadır geri döndüğü Berlin sokaklarında. 
Kocasını Phoenix adlı gece club'ında bulduğunda ise daha büyük bir sorunla karşılaşır, kocası kendisini tanımamıştır...
Kocasına olan Aşkı yüzünden Nazi Kampında kurtulmayı başaran Nelly, Kocasının parasının peşinde olduğunu ve kendisini boşadığını öğrendiğinde ise finali "speak low" söyleyerek yapar...
  Film bittiğinde bir süre yerimden kalkamadım, çok etkilendim ve sanırım en çok Nelly için ağır bir hüzün duydum. Kaçırılmaması gereken Filmlerden PHOENIX...


Yönetmen: Victor LEVIN
Oyuncular: Anton YELCHIN
Berenice MARLOHE
Olivia THIRLBY
Lambert WILSON
Glenn CLOSE
Yapım Yılı: 2014

Son zamanlarda en keyifle izlediğim film "5 to 7".
Kadın, Fransız, 33 yaşında, Evli, 2 Çocuklu, Kocası Diplomat. 
Adam, New Yorker, 24 yaşında, Bekar, Yazar - ancak, henüz yayınlanmış bir eseri yok, 
Ortak özellikleri sigara içmeleri ve tanışdıktan sonra birbirlerini sevmeleri, hem de kadının Diplomat kocasının onayı ile.
Seyrettiğim iyi filmlerden 5 to 7...  


Yönetmen: Steven SPIELBERG
Oyuncular: Tom HANKS
Mark RYLANCE
Amy RYAN
Alan ALDA
Yapım Yılı: 2015 

Gecikerek izledim Casuslar Köprüsünü.
 KGB Ajanı Rudolf ABEL rolünde Mark RYLANCE'ın performansını çok beğendim. Tom HANKS yine her zamanki gibi başarılı ve yakışıklı. 
Yönetmeni Steven SPIELBERG olan bir Film mutlaka seyredilmelidir zaten :) 







Sydney'den gelen Misafirlerimizi Paris'e yolcu ettik. Pazar Gününü hüzünlenmek yerine keyifli hale getirmek için elbette "Film" gerekiyordu... Kahvaltıdan Önce; Bridget Jones'un günlüğü ile başladım Kahvaltıdan Sonra 2. filmini seyrederek neşelendirdim günü. ( Ellerimdeki parmakların sayısını geçmiştir artık bu Filmleri seyretme sayım) 

3. Filmi geldiğinde bakalım rekorlarını kırabilecek miyim?


Akşam, Pazartesi'nin ruhsal yükünü hafifletmek için bu defa The Holiday'i koydum DVD'ye.
2016'nın ilk seçimleri bunlar oldu, her zaman doğru seçimler yapabilmek adına 
MUTLU YILLAR!!!


    
"Ricki and The Flash" yada "Sıradışı Anne" Meryl Streep'in müthiş oyunculuğu ile seyredilmesi gerekenler listesinde yerini alan bir Film. 
Gitarist Ricki Rendazzo'nun Rock yıldızı olma hayallerinin peşinde koşarken, geride bıraktığı 3 çocuğu ile yıllar sonra iletişim kurma çabasını izlerken biraz hüzünlenip, çokca müziğin ritmine kapılacaksınız.
Hayallerini, Ailesine tercih eden bu Kadına hem kızacaksınız, hem seveceksiniz.



1995 Sydney POLLACK yapımı Sabrina aslında ilk kez 1954'de Billy WILDER tarafından çekilen ve başrollerinde Audrey HEPBURN, William HOLDEN ve Humphrey BOGART'ın oynadığı filmin tekrar hayat bulmuş hali. 
Bu arada "Bir İstanbul Masalı"'nın Sabrina'nın yerli yapım versiyonu. 



Harrison Ford ve Julia ORMOND'un oynadığı Sabrina belki seyredilmesede olabilir ama, Audrey HEPBURN, William HOLDEN ve Humphrey BOGART'lı Sabrina'yı mutlaka izlemek gerek... 



Deli dolu geçirmek isteyeceğiniz zamanlar için biçilmiş kaftan Miss Pettigrew. Amy ADAMS yine çok hoş. 




Pazar gününüzü renklendirmek için önerilir :))


A LITTLE CHAOS


"İkimiz de geçmişimizle yüzleşip, geleceğimizi yaşamalıyız" 
                                                        Kral XIV. LOUIS



Yönetmen: Alan RICKMAN
Oyuncular: Kate WINSLET
Matthias SCHOENAERTS
Alan RICKMAN
Stanley TUCCI
Kostüm Tasarımı: Joan BERGIN 
Yapım yılı: 2014

1682 Paris 
Madame Sabine De BARRA bir Peyzaj Mimarı olarak, Fransa Sarayının ünlü Mimarı Andre le Notre'nin  kendine bir şans vermesi ile -bir kadın olarak- Versailles Sarayının ana bahçelerinden birini tasarlar ve yapmaya başlar.
Sarayın bahçesini yaparken bir yandan Andre ile yakınlaşır, bir yandan Kral XIV. Louis ile illegal tanışmaları esnasındaki değişik duruşu ve sunduğu bakış açısı ile Kralın ilgisini çeker ve güvenini kazanır. "A Little Chaos" ya da "Küçük Karmaşa" Fransa'nın o zaman ki ahlak anlayışına küçücük dokunuşlar yaparken içinde aşk, kıskançlık, başarı ve yüzleşme olan gerçek bir hikayeyi de gözler önüne seriyor. 

Film ile ilgili bir not; Louvre'da geçen sahnesinde Kate Winslet'in Jim Threapleton'dan olan kızı Mia da rol alıyor. 

 Cumartesi - Pazar Ganimetleri :)
Yönetmen: Rajkumar HIRANI
Oyuncular: Aamir KHAN
Kareena KAPOOR
R. MADHAVAN
Sharman JOSHI
Boman IRANI
Yapım Yılı: 2009
    "Üç Aptal" filmini neden bu kadar geç seyrettim diye şimdi kızıyorum kendime, mutlaka seyredilmesi gereken filmlerden, eğlenceli ve rengarenk, kendine ait felsefesi var, üstüne üstlük Bollywood etiketli...
Hindistan'daki en iyi Mühendislik okulunda 3 arkadaşın-ki öğrencilerden biri herşeyi sorgulayan Aamir KHAN yani, Rancho- öğrenimleri boyunca başından geçenleri anlatan Rajkumar HIRANI, the End yazısından önce de üçünün hayatta geldikleri son durumu gözler önüne sermekte.
   Etrafıma seyredin baskıları yapmaya başladım bile.  

Yönetmen: Jean-Pierre ve Luc DARDENNE
Oyuncular: Marion COTILLARD
Fabrizio RONGIONE 
Yapım Yılı: 2014
    Marion Cotillard her zamanki gibi oldukça başarılı :)
Geçirdiği depresyon nedeniyle raporlu olan Sandra, işyerinde yapılan bir oylama sonucu işten atılacağını öğreniyor. Oylama; ya 1000 euro ikramiye, ya Sandra'nın işine devam etmesi. İlk oylamanın sonucunda çalışanlar Sandra'nın işten çıkartılması yönünde oy kullanıyor, çünkü büyük bir kısmı maddi zorluklar içinde ve bu ikramiyeye ihtiyaçları var.  
 Haftasonu Sandra çalıştığı iş arkadaşlarını tek tek ziyaret edip, pazartesi sabahı bir kere daha yapılacak kapalı oylama da ikramiyelerinden vazgeçip, kendisinin işten atılmaması için oy kullanmaları konusunda ikna etmeye çalışıyor herbirini. 
  
Yönetmen: Thomas McCarty
Oyuncular: Adam SANDLER
Dustin HOFFMAN
Ellen BARKIN
Steve BUSCEMI
Yapım Yılı: 2014 
Pazar Gününe uygun keyifle seyredebileceğiniz bir film "the Cobbler" yada "Şans ayağıma geldi"
Adam SANDLER yani Max SIMKIN, Yahudi bir ayakkabı tamircisi tıpkı babası gibi, dükkan da babasından kalma. Bir gün kullandığı Dikiş makinası bozulunca depoda bulunan babasının eski makinasını çıkartıyor durduğu yerden ve ayakkabıları bu makinayı kullanarak tamir etmeye başlıyor. Bu makinada diktiği bir ayakkabıyı Tesadüfen ayağına giydiği anda hayatı değişiyor ve ayakkabının sahibine dönüşüveriyor. Bunu farkettikten sonra da başı derde girmeye başlıyor... 

Yönetmen: Richard LAXTON
Oyuncular: Dakota FANNING
 Emma THOMPSON
Claudia CARDINALE
Yapım Yılı: 2014
Film, İngiltere'de, 19. yy'daki en ünlü sanat tarihçisi, yazar ve eleştirmen John RUSKIN'le, Euphemia (Effie) GRAY'in, erkek tarafının daha doğrusu John'un annesinin baskısı altında yaşadıkları sorunlu ve fırtınalı evliliklerini anlatmakta. Effie'nin bütün çabalarına rağmen Kocası kendisinden nefret ediyor ve evlendikleri günden itibaren elini eline bile değdirmiyor. Göstermelik bir evlilik onlarınki. John ve Effie'nin 8 yıllık evliliklerinin hikayesini seyrederken, bâkire Effie'nin yaşadıkları yok artık dedirten cinsten. Allahtan karşısına Ressam John Everett MILLAIS çıkıyor da Effie ona olan aşkı ile hayat yeniden tutunuyor...

Sanat tarihi severler için ilginç ve seyredilmesi gereken bir film...

SİHİRLİ ORMAN
Yönetmen: Rob MARSHALL
Oyuncular: Meryl STREEP
Emily BLUNT
Anna KENDRICK
 James CORDEN
Johnny DEEP 
Yapım Yılı: 2014
Kırmızı Başlıklı Kız, Rapunzel, Sindrella, Jack ve Fasulye Sırığı gibi Klasik ama, biraz da korkunç çocuk masallarının hepsi bir Filmde buluşup, tek bir masala dönüşürse ortaya "Sihirli Orman" gibi oldukça sıkıcı bir Film çıkar ve bu filmi STREEP, BLUNT ve DEEP bile kurtaramaz ne yazık ki...
Üstelik Filmi heyecanla bekleyenler dahi, masal kahramanlarının birbirlerini yokeden nedensiz buluşması yüzünden biran önce bitmesini ister aynı benim gibi...


Yönetmen: Tim BURTON
Oyuncular: Amy ADAMS
Christoph WALTZ
Yapım Yılı: 2014 

Heyecanla bekliyordum "Büyük Gözleri" (Big Eyes), hem Tim BURTON, hem Amy ADAMS için üstelik biyografik bir film olduğu halde.
Büyük gözlü çocuk resimleri çizen Margaret ve 2. kocası Walter KEANE'nin 1950'li yıllarda yalanlar üzerine kurulu sanat hayatını anlatan Film, "gerçek" bir "masal" olduğu için çok daha ilginç. 
Margaret KEANE'nin halen San Fransisko'da yaşıyor olması ve "Büyük Göz"lü çocuk resimleri çizmeye devam etmesi de cabası.
Kaçırırsanız yazık olur kesinlikle...   



Yönetmen: Richard LINKLATER
Oyuncular: Ellar COLTRANE
Patricia ARQUETTE
Ethan HAWKE
 Yapım Yılı: 2014

LINKLATER, annesi ve babası ayrılmış olan Mason "esas çocuk" ve ablası Samantha'nın hikayesini anlatıyor BOYHOOD - ÇOCUKLUK ile. Ancak, Filmin bir özelliği hatta en büyük özelliği 12 yılda çekilmiş olması. 2002'de başlıyor Filmi çekmeye yani, Ellar (Mason) 6 yaşındayken ve aralıklarla 12 yıl boyunca çekimleri devam ediyor... Sadece Ellar değil bütün oyuncular film çekilirken yaşlanıyor 12 yıl kadar... 
Ödüle doymayan BOYHOOD'u, Ellar COLTRANE'in büyümesini izlemek için bile seyretmeli ... 


Yönetmen: Philippe de CHAUVERON
Oyuncular: Christian CLAVIER
Chantal LAUBY
Ary ABITTAN
Frederic CHAU
Elodie FONTAN
Frederique BEL
Yapım Yılı: 2014

Kızlarından biri Müslüman, biri Yahudi, biri de bir Çinli ile evlenince, iyi Katolik Marie ve Claude Verneuil Çiftinin ümitleri 4. Kızlarının seçimindedir artık.
4. Kızlarının kendileri gibi bir Katolikle evlenmesinden başka dilekleri yoktur ve kızlarının bir Katolik Fransız'la birlikte olduğunu öğrenince onu sonuna kadar desteklerler.
Taa ki, damat adayı ile bir akşam yemeğinde tanışana kadar...
 Ailece seyredilecek Fransız komedisi "Serial Bad Weddings yada Sürpriz Damatlar"
Aslında nasıl birbirimize tahammülümüz olmadığını da düşünüyorsunuz izlerken...

Drew Barrymore ve Adam Sandler 
    Blended / Karışık Aile
    Bir Kadın, iki oğlan (biri ergenlik döneminde)
    Bir Erkek, üç kız (ikisi ergenlik döneminde)
    Hepsi Afrika tatilinde yani işler karışık... 
    Sabun köpüğü ama, eğlenceli ve neşeli :))  




Yönetmen: James GREY 
Oyuncular: Marion COTILLARD
Jeremy RENNER
Joaquin PHOENIX 
Yapım Yılı: 2013

Kızkardeşi Magda ile Polonya'dan kaçıp New York'a gelen Ewa'nın hikayesi "The Immigrant-Göçmen". Magda, Ellis Adası'nda tüberküloz olduğu için karantinaya alınınca kardeşini kurtarabilmek için Bruno adlı bir simsarın eline düşen ve 1921 yılının karanlık ara sokaklarında bir tiyatroda fahişelik yapmaya başlayan Ewa, Bruno'nun kuzeni ve baş düşmanı Orlando ile tanışınca hayata tekrar umutla bakmaya başlar... Marion COTILLARD için seyredilmeli "The Immigrant".
Yönetmen: Philippe LIORET
Oyuncular: Melanie LAURENT
Kad MERAD
Julien BOISSELIER
Yapım Yılı: 2006

MUTLU SON olmayan bir Film "Je Vais Bien, Ne T'en Fais Pas - ya da Benim için Üzülme" 
Filmin müziği U-Turn ( Lili) Aaron'a ait, filme çok yakışmış, oldukça etkileyici, hüzünlü sonlardan bir Film bu ...       




Yönetmen: Spike JONZE
Oyuncular: Joaquin PHOENIX
Amy ADAMS
Scarlett JOHANSSON
Yapım Yılı: 2014

Film bittikten sonra hissettiğim umarım İnsanlık gelecek yüzyıllarda da bilgisayarların işletim sistemi yerine birbirini sevmeye devam eder oldu.
El yazısı mektuplar yazarak geçimini sağlayan Theodore, eşinden yeni boşandığı için bunalımlı zamanlar geçirmektedir, teknolojiye hayrandır. Bilgisayarına aldığı "Yeni İşletim Sistemi" ile farklı bir ilişkiye başlar. 
İşletim sistemi "Samantha" ile Theodore aşık olurlar birbirlerine. Ancak, bir sorun vardır; Samantha, Theodore'u 641 "Yanlız Erkekle" aldatmaktadır. (Samantha'yı Scarlett JOHANSSON konuşuyor) 
Film boyunca metroda, sokakta veya restauranttaki yanlız erkek veya kadınların da benzer ilişkiler içinde olduğunu izliyorsunuz.
En iyi özgün senaryo kategorisinde Oskar Ödülü kazanan HER kesinlikle seyredilmesi gereken geleceğe ait filmlerden...









Pazar Günü için en iyi "Eski" Brigitte Jones'un Günlüğü I ve II

Efsane Mavi renkli-sicim-Çorbası ve dışarda lapa lapa kar yağarken Brigitte'in, Darcy'i bulmak için evinden iç çamaşırı ile -hatta önce ayakları çıplak olarak- çıkması ve bu vaziyette öpüşmeleri...En unutulmaz sahneleri.

Kitap Hırsızı kaçırılmaması gereken bir kitap ve kaçırılmaması gereken bir Yazar Marcus ZUSAK ,
Kaçırılmaması gereken bir Film ve kaçırılmaması gereken oyuncularla, yönetmen Brian PERCİVAL...

Bir kız
Kelimeler
Bir akordeoncu
Birkaç fanatik Alman
Bir Yahudi boksör
Ve bolca hırsızlık

Üstelik Kitabın bunları anlattığını Ölüm Meleğinden öğreniyorsunuz ... 

Liesel MEMINGER-Sophie Nelisse

Hans HUBERMANN-Geoffrey RUSH
Rosa HUBERMANN-Emily WATSON

Rudy STEINER-Nico LİERSCH

Nazi Almanyasına ve 2. Dünya Savaşına, Ölüm Meleğinin anlatımıyla başka bir pencere açıyor Kitap Hırsızı. 
Pencereden içeri girdiğinizde Hubermann ailesinin yanına evlatlık verilen, 9 yaşındaki çok az okuma-yazma bilen Liesel'in hikayesi başlıyor... 
Hans Hubermann,"Majesteleri" diyerek kuruyor Liesel'le Baba-Kız ilişkisini.  



     
  
Kapak resmi

Liesel okuma yazma öğreniyor yeni babası sayesinde, bir tek kitabı var okumak için, Baba-Kız bu kitabı okuyorlar hergün ve hergün, Kitap "Mezar Kazıcının El Kitabı". Liesel'in erkek Kardeşini gömen Mezarcı Çırak çocuğun cebinden düşüyor bu kitap ve çaldığı ilk kitap oluyor Liesel Meminger'in...
Taa ki bir gün Nazi'lerin, şehir meydanında yaktıkları Kitap yığınından, yanarken bir kitabı çalmasına kadar... 

Önce "Kitap Hırsızı"nı okumak gerekiyor ve Yazarı Marcus ZUSAK ile tanışmak. Kitap biter bitmez görsel olarak da ruhunuzda renk bırakması için Filmini seyretmelisiniz . Film bittiğinde bir kez daha seyretmek isteyeceksiniz, detayları daha iyi görebilmek için.
Sonra da herkese kaçırmayın okuyun & seyredin diyeceksiniz, benim gibi...

Sonrasında Avustralyalı genç Yazar Marcus ZUSAK'ın "Kitap Hırsızı"ndan önce yazmış olduğu "Hiç Kimse Sıradan Değildir" Kitabını da okumalısınız. 


Markus ZUSAK



Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. Anna Karenina'nın * ilk cümlesidir bu. Her iyi kapıcı gibi ben de bunu okumuş olamazdım..." Zenginlerin oturduğu bir apartmanın sıradışı kapıcısı, apartman sakinlerinden bir Bakanın 11 yaşındaki kızı Paloma (12 yaşında intihar etmeyi planlamaktadır) ve apartmana yeni taşınan Japon Kakuro OZU. Birbirlerini anlamanın en kısa yolunu kullanıyorlar...

"Bayan Michel'de Kirpinin zarafeti var:Dışardan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar; haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetle yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar..."

Önce kitabını okudum keyifli keyifli, şimdi de filmini seyrettim. Sıralamayı doğru yapmışım kesinlikle önce okumak sonra seyretmek gerek. Son zamanlarda kesinlikle önereceğim yazar (Muriel BARBERY), kitap(L'Elegance du herisson/Kirpinin Zarafeti) ve film.

Yönetmen: Woody ALLEN
Oyuncular: Emma STONE
Colin FIRTH
Yapım Yılı: 2014

Yönetmen Woody ALLEN olunca seyretmek kaçınılmaz oluyor :) 
Filmi gözünüz kapalı seyredebilirsiniz, müzikleri sizi illa ki alıp bir hikayenin içine götürecektir, hem de kendi hayatınızdaki hikayelerden birinin içine...

Yönetmen: Kerem DEREN
Oyuncular: Farah Zeynep ABDULLAH
Engin AKYÜREK
Yapım Yılı: 2014

Nadir önerdiğim Türk Filmlerinden "Bi Küçük Eylül Meselesi"
Önce müziğine kapılmıştım, filmi de müziği gibi yanıltmadı :)




Aralık ayı kendine has enerjisi ile sarar sarmalar yılın son günlerini. Herkesi bir telaş alır, yıl sonu yaklaşmaktadır, yeni yıl gecesi için programlar yapılmaya başlar, ev partilerinin listelerinde en başa Hindi ile kestaneli Pilav yazılır, yaratıcı fikirler ay başında yaldızlı başlıklar atmış aylık dergilere endekslenir, çoluk çocuğa eşe dosta ya da ev partisine gelecek olanlara ufak tefek hediye seçme telaşı derken kovalarız Aralık Ayını, kaçırıveririz...
Bu telaşa kapılmadan sürmek gerekir Aralık ayının keyfini, sahlepli tarçın kokusu, akşam üzeri mum ışığı ve içinden yeni yıl geçen bir Film, kocaman bir kase de patlamış mısır.
Aralık ayımın özeti budur. 
Seyrettiğim yeni yıl filmlerini düşünüp, "MUTLU SONLAR" da paylaşmak istedim, bu bir anlamda hayatımı neşeli ve renkli kılan Aralık ayına da teşekkür niteliğinde... 
İçinden Noel, Noel Baba, Yeni yıl, Çam ağaçları, hediye paketleri, kardan adamlar ve lapa lapa kar geçiren Filmler 





























































Kiminde Aşk, kiminde neşe ve kahkahalar, kiminde umut ve inanç, bir kısmında hüzün ve ayrılık,   ama, The End yazısı ile birlikte "Sevdiklerimle birlikte iyi bir yıl"  dilememe neden olan filmler, bu filmler.
Aralık ayını telaş içinde yeni yıl planları yaparken kaçırmamak için bu filmlerden birkaçını seçin ve Tarçın kokulu sahlebinizi yudumlarken seyredin, illaki kokulu mumlarınızın cama vuran titrek ışığında... 
"A PASSAGE to INDIA", "HİNDİSTANA'a BİR GEÇİT" 1980'lerin en iyi Filmlerinden. 
Edward Morgan FOSTER'in Kitabından uyarlanmış ve 1984'de En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En iyi Özgün Müzik Oscar ödüllerini de kazanmış.
Film; Hindistan'da geçiyor, Şehirkolikler için çok iyi sahneler var bu bir, İngilizler'in Hintli'lerle ilişkisini eleştirerek gözler önüne seriyor ve Sömürgeciliğin Halklara nasıl bir alınyazısı çizdiğini gözünüze sokuyor bu iki. 




Buradan şu dersi çıkartıyorsunuz Hindistan gezilmeli, bu film seyredilmeli ve kitabı okunmalı, bir de iyi ki sömürgeci bir devletin çocuğu değiliz !  
"Büyük Budapeşte Oteli" son zamanlarda seyrettiğim en iyi Filmlerden. 
Stephen ZWEIG'ın notlarından yola çıkmış yönetmeni Wes ANDERSON. 64. Berlin Film Festivalinin açılış Filmi ve Festivalde Jüri Özel Ödülünü de kazanmış. 
Film, 1932 yılında Avrupa'nın gözde otellerinden biri olan Büyük Budapeşte Oteli'nin hikayesini Gustave ve Zero Mustafa'nın dostlukları etrafında kurgulayarak anlatıyor. Zaman zaman kar manzaraları, zaman zaman savaş, zaman zaman hapishane ama, sahnelerin hepsi masal tadıyla zaten Otel, Alp Dağlarında hayali bir Ülke olan Zubrowka Cumhuriyetinde ağırlamakta konuklarını da.  
Seyredilmesi gereken filmlerden, bir kez daha seyredeceğim ben de detayları daha iyi yakalayabilmek adına...    




Yönetmen: Oliver DAHAN
Oyuncular: Nicole KIDMAN
Tim ROTH
Milo VENTIMIGLIA
Yapım Yılı: 2014
Bir masalın anlatılmayan bölümlerini anlatıyor bu Film... 
Nicole KIDMAN bu defa Grace KELLY :)) Çok yakışmış...  



Orta yaşlarının sonlarında bir çift, evlilik yıldönümü ve haftasonu Paris! 
Paris'te, yıllardan sonra evliliklerini ve birbirleri ile olan ilişkilerini gözden geçiren Nick (Jim BROADBENT) ve Meg'in (Lindsay DUNCAN) evliliklerini kurtaramayıp, yine de birbirlerinden vazgeçememelerinin hikayesi, araya Nick'in aksine, hayatta başarılı olmuş arkadaşı Morgan da (Jeff GOLDBLUM) dahil olunca evlilik daha da gergin bir haftasonu yaşıyor :))   
 Zaman zaman durağanlaşsa da, genel olarak Paris manzaraları eşliğinde seyredilir hoş bir Film 
" Le Week-End" ...

   


Hiç bir filmini kaçırmadım... 
Bütün rolleri, hayata bakışımda önemli "rol" oynadı...
Ama, seçtiği ölüm inandıklarımı sorgulamama neden oldu, O bile bunu yaptıktan sonra diye düşündüm... 
Ne "Jumanji" ile bağdaştı, ne "Ölü Ozanlar Derneği" ile "Good Morning Vietnam" a da, "Balıkçı Kral"a da yakışmadı. Hele; "Birdcage", "What Dreams May Come - Aşkın Gücü" ve "Jack" asla haketmedi böyle bir "THE END" yazısını...
Robin WILLIAMS, Usta Aktör, vermeye çalıştığı değerlerin gerçekliğini sorgulamama neden olan... 
Son filmi "A Merry Friggin Christmas" ile veda ediyor seyircisine...  
Dayanamadım seyrettim. Zaman zaman gözlerim dolu dolu izledim, yarım bıraktıklarının neler olduğunu görmeye çalışarak... 
Yönetmen: Jon FAVREAU
Oyuncular: Jon FAVREAU
Sofia VERGARA
John LEGUIZAMO
Oliver PLATT
Scarlett JOHANSSON
ve
Dustin HOFFMAN

Neredeyse meslek değiştirip benzer bir iş mi yapsam diye düşündürdü "CHEF"  :))
Küba'lı müzikler ve Amerika manzaraları ile zenginleştirilmiş film, sosyal medyanın nasıl herşeyi ele geçirdiğini bilindik yollarla bir kez daha anlatırken, CHEF Carl CASPER'in yaptığı ve kokusu bizim evi de saran -özellikle Küba sandviçleri- birbirinden güzel tariflerini ve oğlu ile olan ilişkisine tanıklık ediyorsunuz 115 dakika boyunca gerçek dünyadan koparak.   
  

"Yüzyıl Uyuyan Güzel" Masalını hepimiz biliriz, ya annemiz anlatmıştır ya da büyükannemiz... 
Angelina JOLIE'nin Maleficent'i, Yüzyıl Uyuyan Güzel masalına farklı bir yorum getirmiş, filmin büyüsü de burada gizli, Maleficent'i ve kargasını seviyorsunuz oysaki, masaldaki kötü cadıya tahammülü yoktur hiç kimsenin, yine masalda Aurora'nın babası Kral, iyi kalpli ve sevgi dolu anlatılırken, filmde Maleficent'in kötü olmasına neden olan insanoğlu olarak başrolde, hem de kimseye sevgi duymayan bir kişilikle.
Görsel olarak çok dolu, zaten Angelina filmin bütün eksikleri yada olumsuz eleştirilecek yanlarını yokediyor güzelliği ile.       
Filmin bir özelliği de Angelina, 5 yaşındaki kızı Vivienne ile birlikte oynuyor Maleficent'te. Prenses Aurora'nın küçüklüğünü Vivienne Jolie Pitt canlandırıyor...
Tam haftasonu filmlerinden...     

Yeni yıl gecesi, aynı yerde intihar etmek üzereyken karşılaşan 4 kişinin MUTLU SONLA biten hikayesi A LONG WAY DOWN. 
İmogen POOTS'un oyunculuğu ve güzelliği ile daha da keyifle izleniyor...

Yönetmen: Pascal CHAUMEIL
Oyuncular: Pierce BROSNAN
Imogen POOTS 
Sam NEILL
Toni COLLETTE
Aaron PAUL


    
Kızımla 'da rutin Cumartesi kahvaltısının ardından, CKM'de CMYLMZ'ın yeni Filmi "Pek Yakında"yı izledik. Film; klasik bir CMYILMZ filmi, bütün oyuncular çok iyi ama, Zafer ALGÖZ'ün performansı mükemmel. Kostümleri de çok beğendim. Sanırım eski Türk Filmlerini özlemişim... 
Yüreğimde Taşıdığım Şehirleri , Yüreğimde seyrettiğim filmlerle eşleştiriyorum , o şehri dolaşırken ...  "Şehri , Ara Satırlarında Yaşamayı severlerdenseniz" yada "Şehrin Entellektüel kimliğini Sorgulamayı severlerdenseniz" , şehri dolaşırken , hangi film afişlerinin olduğu da önem kazanıyor gezi notlarınızı yazarken ...
Sadece Film Afişleri değil , Tiyatro , Bale , Konser , Sergi kısaca Sanata dair olan tüm Afişler not kağıtlarınıza düşüyor ister istemez bir süre sonra ...
Gittiğim şehirde , Vizyonda "Hangi Filmler" var illa bunu not ediyorum ...
Hele , "Yüreğimde seyrettiğim bir film" ise bütün Afişlerde başrol oynayan ,  rengarenk oluverir anılarım O şehirde ... Viyana'da , elimde sıcak şarap ve Noel Çöreği ile dolaşırken , Afişler de boy gösteren film , benimle şehir arasında başka bir bağ oluşturu veriyor noel büyüsünü de yanına alarak  ...
Aynı , 2001 yılında , Paris'te yüreğimden vurulduğum gibi ...Vizyonda "Tavuklar Firarda" vardı ve ben Paris'e gitmeden birkaç hafta önce bu filmi seyretmiştim ... Seyretmekle kalmamış ve film arşivimize de hemen eklemiştim ... Paris'in bütün renkleri içinde en tanıdık ve yüreğimi ısıtan "Tavuklar Firarda" oldu ...
2011 yazında , Chesky Krumlov'a Ortaçağ Festivaline giderken , her yerde reklamı ve afişi olan ise
V Perine adında bir Çek filmiydi ... Otobüsle yaptığımız yolculukta , yol boyu kapalı devre TV sistemi ile ( Prag - Chesky Krumlov arası yaklaşık 3 saat ) reklamını seyrettirdikleri için , filmi bir şekilde İstanbul'a dönünce bulucak ve seyredecektim ...Tek sorun filmin Çekce olmasıydı... Tabii hemen uyarayım bu bir çocuk Müzikal Filmi ...
İşte , her şehrin ayrı bir kimliği ve hikayesi olduğu gibi , ayrı bir entellektüel dokusu da var elbette ...
Kimi şehirler sinemanın etkisinde , kimisi balenin ...
Bazısında tiyatro öne çıkarken , bazısında sanat bambaşka bir şekle bürünüyor ve müziğin etkisi hissediliyor şehrin ana caddelerinde ...
Moskova'yı dolaşırken balerin oluveriyorsunuz ve Kuğu Gölü çınlıyor kulaklarınızda ... San Petersburg'ta hava Dr. Jivago'ya dönüşüveriyor ...
  




Prag'da tiyatral , koskocaman bir sahnede yaşıyorsunuz günlerinizi ... Bir sürü Kukla eşlik ediyor şehir turunuza ...

New York'ta o kadar çok Fragman var ki oynadığınız ... Ama , sanırım ben " Mesajınız Var da " karar kılıyorum ...  Bir de , Broadway'de , The Cats ile havaya Müzikal kokusu yayılıveriyor ...
   you ve got mail                    

Paris , Moulin Rouge'da ya da Sefiller'de şekilleniyor ...  

                             Victor HUGO 

Venedik , " Venedik Taciri " için kurulmuş bir film seti , yeni gençlik Angelina Jolie// Johnny Deep ikilisi için  " The Tourist " 'e oy versede ... 
Roma , Fellini'nin Anayurdu ...


Almanya'nın hangi kentine gitseniz " NAZİ " filmi oynanıyor ara sokaklarında,                

Tokyo , Kabuki tiyatrosunun kahramanları ile dolu ...


Kyoto kayıtsız şartsız " Bir Geyşa'nın Anıları" ' nı yazıyor, 

Hindistan'da , Bollywood sahneleri ve Slumdog Millionere ,
    

Viyana , Mozart , Klasik Müziğe dönüşüveriyor duygularınız ve şehrin renkleri ,

Salzburg , tepeden tırnağa Neşeli Günler  ,


İspanya , Carlos Saura'nın , Carmen'i , yani , Kırmızı yada diğer bir deyişle "dans , kan ve gül"dür  ...


Ancak , 2012 yılının 05/09 Nisan tarihlerinde Barcelona'da vizyonda "LORAK" ve "TITANIC"-3D vardı ... Bu Filmler yüreğimde Barselona ile bağdaşmadı ... Benim , Kırmızı , Dans , Kan , Gül fantazilerimle uyuşmadı rasyonel filmler ... Bu da başka türlü bir deneyim oldu benim için ...
Aynı İstanbul'a henüz hangi sanatı yapıştıracağımı bilemediğim gibi ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder